Mustafa Kemal’in Selanik Askeri Rüştiyesi’nden Sonra Devam Ettiği Okul: Toplumsal Cinsiyet ve Çeşitlilik Perspektifinden Bir İnceleme
Mustafa Kemal Atatürk, gençlik yıllarında Selanik Askeri Rüştiyesi’ni tamamladıktan sonra, eğitim hayatına Manisa’daki Askeri İdadisi’nde devam etti. Ancak, bu eğitim süreci, yalnızca bir bireyin akademik yolculuğunun ötesinde, dönemin toplumsal yapısı ve cinsiyet eşitsizliği gibi önemli sosyal meseleleri de barındırıyordu. Bu yazıda, Mustafa Kemal’in eğitim hayatına, toplumsal cinsiyet ve çeşitlilik perspektifinden bakarak, günümüz İstanbul’unda gözlemlediğimiz sosyal adalet bağlamında nasıl yankı bulduğunu ele alacağım.
1. Mustafa Kemal ve Eğitim: Bir Başlangıç
Mustafa Kemal’in Selanik Askeri Rüştiyesi’nden sonra devam ettiği okul, askeri bir eğitim kurumu olan Manisa Askeri İdadisi’dir. Bu okulda aldığı eğitim, onun askeri kariyerine zemin hazırlarken aynı zamanda geniş bir dünya görüşü kazanmasına olanak tanıdı. Ancak, dönemin eğitim sistemi, pek çok açıdan günümüzle kıyaslandığında daha az kapsayıcı ve eşitlikçi bir yapıya sahipti. O dönemde, eğitim yalnızca erkeklerin erişebileceği bir hakken, kadınların eğitim alması çoğunlukla ikinci planda kalıyordu. Bu durum, bugün hâlâ sokakta karşılaştığımız cinsiyet temelli eşitsizliklerle paralellikler taşımaktadır.
2. Toplumsal Cinsiyet: Eğitimde Ayrımcılığın Gölgesinde
Eğitim, toplumsal cinsiyet normları ve rollerinin pekiştiği bir alan olarak uzun süre varlığını sürdürdü. Selanik Askeri Rüştiyesi gibi eğitim kurumları, erkek çocuklarının toplumsal normlara uygun bir şekilde yetiştirilmesi için şekillendirilen ortamlardı. Bugün, İstanbul’da toplu taşıma araçlarında, sokaklarda, işyerlerinde sıklıkla karşılaştığımız cinsiyetçi davranışlar, bu uzun süredir devam eden eğitimsel ve toplumsal süreçlerin izlerini taşımaktadır.
Örneğin, bir sabah işyerime giderken metrobüste denk geldiğim bir sahnede, kadın bir yolcunun kıyafeti hakkında yapılan sesli yorumlar dikkatimi çekti. Bir kadın, yaşadığı mekânda sürekli olarak dışlanmış hissediyordu çünkü toplumun normları ona “sadece düzgün giyinmesi” gerektiğini dayatıyordu. Bu cinsiyetçi bakış açısı, Selanik Askeri Rüştiyesi gibi okullarda, kadınların eğitimi neredeyse imkânsızken, erkeklerin her alanda söz sahibi olmasına zemin hazırlayan yapısal bir sorunun bugüne kadar süregeldiğini gösteriyor.
3. Çeşitlilik ve Sosyal Adalet: Mustafa Kemal’in Eğitimine Nasıl Yansıdı?
Mustafa Kemal’in eğitim hayatı, dönemin sosyal yapısı içerisinde, çok da çeşitliliği kucaklayan bir sistem değildi. Ancak, onun farklı etnik kökenlerden ve toplumsal sınıflardan gelen bireylerle birlikte eğitim alması, ilerleyen yıllarda toplumsal adaletin ve eşitliğin savunucusu olmasında büyük rol oynadı. Manisa Askeri İdadisi’nde, farklı sosyal sınıflardan ve etnik kökenlerden gelen öğrencilerle etkileşime girmiş olması, onun herkese eşit haklar tanıma arzusunun temellerini atmıştı. Ancak, günümüz İstanbul’unda bu çeşitlilik maalesef hâlâ pek çok alanda yeterince kabul görmüyor. Sokaklarda, özellikle kıyafetlerinden ve dış görünüşlerinden dolayı maruz kalan ayrımcılık, toplumun çoğu zaman çeşitliliği hoşgörüyle karşılamadığını gösteriyor.
Bir gün, İstanbul’da bir kafede otururken yan masamda genç bir grup üniversite öğrencisinin sesini duydum. Konuşmalarından, yaşadıkları deneyimlerin ne kadar farklı kültürel ve toplumsal arka planlara sahip olduklarını fark ettim. Ancak, grup içinde bir kişi, kıyafeti nedeniyle sürekli olarak dışlanıyordu. Hâlâ toplumsal yapının, her bireyi aynı kalıba sokmaya çalıştığını ve bu çeşitliliği kabul etmekte zorlandığını gördüm. Bu durum, Mustafa Kemal’in hayatında, dönemin eğitim sisteminde gözlemlenen sınıfsal ve etnik köken temelli ayrımcılıkla paralellik gösteriyordu.
4. Günümüzde Mustafa Kemal’in Eğitim Anlayışının Yankıları
Bugün, Mustafa Kemal’in eğitime verdiği önem, toplumsal cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve sosyal adalet konusunda hepimize bir rehber sunuyor. Onun, “Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder” sözleri, hala geçerliliğini koruyor. Ancak, eğitim sistemindeki eşitsizlikler ve toplumsal normlar, hâlâ Türkiye’nin birçok yerinde kadınları ve farklı grupları ayrımcılığa uğratmaya devam ediyor.
Bir gün, İstanbul’un yoğun caddelerinden birinde yürürken, önümden geçen bir grup kadının, bir başka kadına uygulanan şiddet karşısında ses çıkarmadığını gördüm. O an, Türkiye’deki toplumsal yapının, Mustafa Kemal’in hayal ettiği gibi eşitlikçi ve özgür bir toplum yaratmak adına daha kat etmesi gereken çok yol olduğunu fark ettim. Bugün, sokakta gördüğümüz her ayrımcılık, aslında geçmişten bugüne kadar biriktirilmiş, çözülmemiş bir sorunun yansımasıdır.
5. Sonuç
Mustafa Kemal’in Selanik Askeri Rüştiyesi’nden sonra eğitim hayatına devam ettiği Manisa Askeri İdadisi, onun gelecekteki liderlik yolculuğunun önemli bir dönüm noktasıydı. Ancak, eğitimin toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi alanlarla ne kadar iç içe olduğunu unutmamak gerekiyor. Bugün İstanbul’da sokaklarda, toplu taşıma araçlarında, işyerlerinde karşılaştığımız sosyal dinamikler, hala o dönemin yankılarıdır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılıkla mücadele etmek, Mustafa Kemal’in eğitim ve özgürlük anlayışına sahip çıkmakla mümkün olacaktır.